DEMOKRASI NÖBETLERİ

TOPLUMSAL ALGIDA 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ

15 Temmuz Cuma gecesi Türkiye, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) içine uzun yıllar boyunca sızmış Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine tanık oldu. TSK başta olmak üzere devletin stratejik birçok kurumunda kadrolaşmış bu terör örgütünün mensupları tarafından organize edilen darbe girişimi Türkiye darbeler tarihinin de en kanlı olanıydı. FETÖ askeri cuntası TBMM, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Genelkurmay Başkanlığı, Emniyet Müdürlüğü, MİT gibi kritik kurumları F-16 uçakları ve helikopterlerden attıkları bombalarla hedef aldı. Devletin stratejik kurumlarının yanı sıra darbeye karşı direnen sivil halkı da bombalayan ve ağır silahlarla tarayan cuntacılar 241 kişiyi şehit etti ve 2.195 kişiyi de yaraladı.
Darbe girişiminin yaşandığı gece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iktidar ve muhalefet partisi yöneticileri ile halkı darbecilere karşı direnmeye çağırdı. Toplumun direnişi ve siyasal partiler, medya ve sivil toplum kuruluşlarının darbecilere karşı kararlı duruşuyla darbe girişimi başarısız oldu. 15 Temmuz gecesinde sergilenen bu sivil duruş devamındaki günlerde her türlü yeniden kalkışmaya karşı sokaklarda tutulan nöbetlerle devam etti. “Demokrasi nöbetleri” olarak adlandırılan yaklaşık bir aylık bu süreç dünya demokrasi tarihinde de bir fenomen oldu. Türkiye’nin tüm illerinde her gece binlerce insan sokaklara ve meydanlara çıkarak darbecilere karşı tepkisini dile getirdi. 27 gün süren demokrasi nöbetleri 10 Ağustos’ta sona erdi.
15 Temmuz’dan geriye bakarsak Türkiye, kökleri Osmanlı dönemine dayanan ancak Cumhuriyet döneminde de devam eden birçok askeri darbe girişimi ile yüzleşmek zorunda kaldı. Bundan önceki darbe girişimleri başarılı olsun ya da olmasın, bu askeri müdahaleler Türkiye siyasal hayatında kalıcı birtakım sonuçlar bırakarak darbe kültürünün sürekliliğini sağladı. Askeri darbe girişimini gerçekleştiren cuntalar kendinden önceki darbelerden cesaret alarak benzer teknik ve yöntemleri kullandı. Darbenin meşruiyetinin oluşması için kimlik grupları arasındaki çatışmaları bahane etti. Darbe sürecinde ve sonrasında darbeciler sivil bürokrasi, aydınlar ve bazı siyasi partilerin desteğini arkasına alarak demokratik yönetimlere el koydu. Bu darbelerin ardından kendi vesayet mekanizmalarının sürdürülmesine ve yerleşmesine paralel şekilde yasal ve kurumsal mekanizmayı dizayn etti. Böylece siyasi alanı sömürgeleştirerek toplumsal alanı da vesayet altına aldı.
Vesayet mekanizmalarının sivil siyasal alanda uzun süreli kalıcı olmasından dolayı Türkiye’de asker-sivil ilişkileri yakın döneme kadar normalleşemedi. AK Parti hükümetleri normalleşmenin sağlanabilmesi için birçok yasal ve kurumsal dönüşüm gerçekleştirdi. Bu dönüşümün sonucunda Türkiye’de bir askeri darbe gerçekleşmesi ihtimalinin ortadan kalktığına yönelik yaygın bir kanaat oluştu. Ancak uzun vadeli bir planla ordunun içerisine sızmış ve motivasyonunu Fetullah Gülen’in mesiyanik öğretilerinden alan FETÖ, daha önceki cunta girişimlerini de taklit ederek 15 Temmuz’da kanlı bir darbe girişiminde bulundu. Bu bağlamda 15 Temmuz’da yaşananlar ‒bir darbe girişiminin ötesinde‒ terör yöntemlerini de kullanarak devlete ve millete karşı girişilen bir isyan hareketiydi.
15 Temmuz gecesi ve sonrasında yaşananların toplumsal hafızadaki izlerine bakmak ve o gecenin sosyolojik analizini yapmak sürecin doğru değerlendirilmesi açısından çok önemlidir.

Elinizde bulunan kitap, bu kaygı ile 18 Temmuz’dan 10 Ağustos’a kadar Türkiye’nin 9 şehrinde, 12 meydanda, 176 kişi ile mülakatların yer aldığı bir toplumsal araştırmayı içermektedir. Mülakatlar; İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir, Adana, Trabzon, Diyarbakır, Sakarya ve Van illerinde yapıldı. Bahsedilen 9 ilde demokrasi nöbetlerine katılan kişilerle derinlemesine mülakat ve odak grup yöntemleriyle gerçekleştirilen saha araştırmasında kişilere; 15 Temmuz gecesi sokağa çıkma motivasyonları, sokakta yaşadıkları deneyimler, sokakta kalma süreleri, darbe girişiminin başarısız olmasının nedenleri, FETÖ ve dış güçler ilişkisi, darbe girişimi sonrasında siyasal iktidarın mücadelesi, muhalefet partilerinin darbe girişimine yönelik tutumları, FETÖ’nün darbe girişimindeki rolü, darbe girişiminden önce FETÖ’ye bakış, TSK’ya ve emniyet güçlerine bakış, darbe girişimi sonrasında FETÖ’ye ve girişimi gerçekleştiren diğer unsurlara karşı mücadele yöntemleri ve darbe girişiminin başarılı olması halinde Türkiye’nin geleceğinin nasıl şekilleneceği gibi sorular yöneltildi. Katılımcılar yaş, cinsiyet ve siyasi görüş açısından dengeli bir dağılıma uygun olarak seçilmeye çalışıldı.
Görüşmelerden çıkan sonuçlar SETA araştırmacıları tarafından titizlikle analiz edilerek raporlandı ve kamuoyuna sunuldu. Daha önceden “15 Temmuz Darbe Girişimi Toplumsal Algı Araştırması” başlığı ile rapor formatında yayınlanan bu çalışma ‒daha da genişletilerek‒ kitap formatında yeniden yayına hazırlandı. Çalışmanın genişletilmiş kitap baskısına daha önceki rapor formatında olmayan yeni sorular eklendi. Van ve Diyarbakır illeri saha çalışmasına dahil edildi. Ayrıca 7 Ağustos’ta 5 milyondan fazla kişinin katılımıyla gerçekleştirilen İstanbul Yenikapı’daki Demokrasi ve Şehitler Mitingi’nde de birçok farklı katılımcı ile görüşmeler yapılarak çalışmaya eklendi.
Çalışmanın ortaya çıkmasında emek harcayan kitabın yazarları, araştırmacılar ve asistanlara teşekkürlerimi sunuyorum.

Ayrıca saha mülakatlarını gerçekleştiren Faruk Yaslıçimen, Abdullah Erboğa, Dilruba Toklucu, Mümine Barkçin, Salihe Kaya, Rıfat Öncel, Bilgehan Öztürk, Sibel Düz, Hilal Barın, Sümeyra Yıldız, Elif Madakbaş Gülener, Fikret Topal ve Büşra Kepenek’e katkılarından dolayı çok teşekkür ederim.
Prof. Dr. Burhanettin Duran
SETA Genel Koordinatörü

E-KATALOG İÇİN TIKLAYINIZ